Hiçbir aneljezik ilaç ağrıları dindirmiyor. 10 tanesi bile anlamını yitiriyor. Hiçbir antipretik ilaç insanın kafasındaki alevi söndürmeye yetmiyor. Hiçbir eflamatuar ilaç beynimizdeki odaklanmış ağrıyı dağıtmıyor, yetmiyor.

Yurdun dört bir yanından gelen dağıtıcı firmalar boşuna. Posta pulu sabitlenmiş, mührü daha ergen yıllarında vurulmuş alnımıza.

Postacısı yorgun yurdumun tozlu raflarında sararmaya yüz tuttuk yine. Biraz mide bulantısı,, kafada donuk bir izlenim. Yanağımızda bıçağın acıtamadığı bir çizgi. İnsanlar yılların birikintisi sanıyor. Ben dikenli telden olduğunu düşünüyorum.

Ne İsa’ya yaranabildik şu dünyada, ne Musa’ya. Hayatın dört bir ucundan tutmuş dört kişi ve entübe iflah getirmez yıpranmışlıklar.

Özür diliyorum tüm insanlıktan. Aldığım nefesle kirlettiğim dünyadan da CO2 adına özür diliyorum. Oksijensiz bırakmış bir bedenden başka ne beklenir. Acıyan, acıtan, acınan ne varsa müellifiyim artık.

Aldığımız eğitim değil belki ama öğretimle beklentisi olanlardan da özür diliyorum. Diplomaların ehemmiyeti kalmadı bütün bütün. Rüzgarda sallanan mum alevi gibi ses tellerim.

İbrahim Sadri’nin dediği gibi etrafa saçılmış hatıralar. Ne yana baksam bir şey senden. Detone olmuş zamanın ayarlayıcısı aranıyor. Acaba Ahmet Hamdi’nin dediği gibi saatleri ayarlama enstitüsü bir çözüm bulabilir mi buna?

Özür diliyorum fakültelerden, enstitüden, ve bir yığın taş yapıdan…

Aneljeziklerin çözemediği matematik problemleri gibiyim bilmem kaç bilinmezli. Karesini bulamam belki ama karası benim odağın. Entübe olmaz başlangıçlarımızla ve bitişlerimizle merkezkaç kuvvetini kaybetmiş salıngaç gibiyim şimdi.

Güneş kararıyor. Etraf kızıl bir buhurdan gibi. Birazdan siyaha döner bütün bütün. Pilin de vadesi son bulur böylece. Bir zahmet kalır geride. O vazifenin gönüllüleri elbet bulunur. Herşeyden yavaştan olmalı. Yılların ağırlığı hissedilmeli üstümüzde. Yavaş yavaş olmalı siyahlaşan ufuk. Kimse gökkuşağı beklemesin artık. Newton’dan bu yana 7 rengi bıaktım tek renge. Siz tartışa durun bilimselliğini. Ben vakıa ile karşınızdayım.

Özür diliyorum Newton’dan.



Süleyman Yüksel